expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

9 Mart 2013 Cumartesi

Pop Müzik Muhabbeti -falan

Geçen gün serviste Rıfkı'yı susturmaya çalışırken-Ki kendisi oldukça konuşkan bir iç sesimdir, kaba saba falan ama tatlı bir şey- Halil Sezai şarkı söylemeye başladı. Yangın'dan 'var'a geçene kadar servis mevcudu beş kişi daha arttı. O sırada düşünmeye başladım işte, yani başka bir şey hakkında. Pop Müzik.
 Halil Amca her sabah PowerTurk dinlediği için pop müzik hakkında istemeyeceğim ve hatta kalan hayatım boyunca unutmaya çalışacağim kadar bilgi sahibi oldum. Ben de her sabah duyduğum şarkıları söyleyen insanları irdelemeye -bu kelimeye hep gülmüşümdür mesela- karar verdim.

Halil Sezai: Tamam abicim, sesin güzel. Saç şekline bir şey diyemeyeceğim ama bu yavaşlık neden? Korktuğunda ne yaptığını düşünemiyorum mesela. Böbreküstü bezlerini mi aldırdın, dalaylamanın kayınının kuzeni misin? Bir hız bir heyecan lazım ama, değil mi?

Soner Sarıkabadayı: Uzun süre önce televizyonda bir klibini görmüştüm. İki Medeni İnsan'mış şarkının ismi de, az önce yine izledim bir kısmını. Murat Boz'la karşılıklı bu şarkıyı söylemenin amacı nedir ki? 'Beni bir sevemedin ya, şu belimi bir saramadın ya.' Bir de o şey var ya. Hani ımm şansla kafiyeli böyle ama ona benzemiyor. Bacaklarını falan sallıyorlar. Hıh, dans mıydı o gördüğüm? Yapmayın. Nolur.

Göksel: Ağzında lolipop var gibi söyleyen sevimli kadın. Sesi güzel, kendi de güzel. Peki bu muhtaçlık nedir? Şarkıda her kimden bahsediyorsa sanki bu adam gökselin nefesiymiş, suyuymuş falan da aman aman. Tamam belki aşk özürlüyüm ama güçlüsün kardeşim sen. Bir dik dur değil mi. Hep melankoli hep melankoli nereye kadar?

Hande Yener: Bir şarkısı var. Çığlık gibi bir şeyle başlıyor. O sıralarda Rıfkı pop müzik ahalisiyle ilgili çok sert bir yorum yaptı. Şu an klibini izliyorum. İlginç olmuş. Kıyafetler de özellikle ilginç. Kolları tüylü olan bir kıyafet var mesela. Bende olsa yüksek yerlerden atlar kollarımı çırpardım sanırım ama zevkler değişir tabii ki. Klipte ortalarındaki gizemli yerden esen rüzgar yüzünden birbirlerine ulaşamadıkları bölümde papyonlu elemanın saçının bozulmaması da isviçreli bilim adamları tarafından araştırılacakmış galiba. Ama emin olamayız.

Sanırım bu kadar yeter. Dobra günümdeyim biraz. Normalde metafor kullanırdım. Bir de minicik sevimli bloguma pek kişinin gireceğini düşünmesem de girenlerin çoğu bana kızabilir. Elimden geldiğince sakin kalmaya çalıştım. Pop müzikten hoşlanmıyorum. Saygı duyuyorum ama galiba. Kızmayın. Sevimliyim ben. Görüşürüz.
 -Ödlek yazar.

Bir de o kadar müzik muhabbeti yaptık şunu da paylaşayım; http://www.youtube.com/watch?v=q-g_72334bg

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder